Türk Medeni Kanunu’nda Düzenlenen Boşanma Sebepleri ve Genel Manada Uygulanması 2. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış
Makalemizde 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren ve halen uygulanan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen boşanma sebeplerine ilişkin genel bilgilendirmeleri bulacaksınız. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış boşanma sebebine değinilmiş olup, blog sayfamızdan diğer yazılarımıza ulaşabilirsiniz. Ortalama okuma süresi 8-10 dakikadır. Keyifli okumalar..
İkinci Kitap – Birinci Kısım – İkinci Bölüm: Boşanma – Boşanma Sebepleri
2. Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (TMK md.162)
Kanunumuzda boşanma sebebi olarak düzenlenen bir diğer başlık; eşlerden birinin hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışta bulunması durumudur. Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesinde:“Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” şeklinde düzenleme yapılmış ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışa dayalı boşanma davasına özel birçok kriter belirlenmiştir. Ancak uygulamada bu nedene dayalı olarak boşanma davasına pek rastlanmamasının nedeni de tam olarak kanun koyucunun belirlediği iş bu kriterlerdir.
Hayata kast; eşlerden birinin diğer eşe yönelik öldürme kastıyla hareket etmesidir. İcra edilen bu harekette öldürme kastı olması şarttır, öldürme kastı olmadığı zaman boşanma sebebi olarak görülmez.
Pek kötü veya onur kırıcı davranış; Pek kötü muamele, eşin diğer eşe yönelik hem ruhsal hem de bedensel olarak tahrip edip zarar vermesidir. Hangi fiillerin pek kötü muamele sayılacağı hakimin dosya kapsamındaki takdirine bırakılmış olup her somut olay için farklılık göstermektedir.
2.1 Yargıtay Kararları Işığında Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/ 2-2420 Esas 2019 / 750 Karar Sayılı İlamında;
Taraflar arasında görülen karşılıklı “boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda Silifke Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 03.07.2013 tarih ve 2012/484 E., 2013/846 K. sayılı karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.05.2014 tarih ve 2014/804 E,. 2014/11848 K. sayılı kararı ile; “…1-Davacı-davalı (koca) Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine, davalı-davacı (kadın) ise aynı Kanunun 162’nci maddesinde yer alan “pek kötü muamele” ve “onur kırıcı davranış” sebebine dayanarak boşanma davası açmış, mahkemece davacı- davalı kocanın davası kabul edilip, davalı- davacı kadının davası reddedilmiştir.
Somut olaya gelindiğinde; erkek tarafından TMK’nın 166/1. maddesine dayalı olarak 21.06.2012 tarihinde genel sebebe dayalı boşanma davası açıldığı, buna karşılık kadının da 27.07.2012 tarihinde TMK’nın 162. maddesinde belirtilen özel sebebe dayalı boşanma davası açtığı, her iki tarafın temyizi üzerine Özel Dairece davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü gerektiğine dair bozma kararı verildiği ve tarafların bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda direnme konusu uyuşmazlığın kapsamı davalı-karşı davacı kadının davası ile sınırlıdır. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, tarafların fiilen ayrı yaşamaya başladığı dönemde davacı-karşı davalı erkeğin ortak çocuk Yağmur’u görmek için müşterek haneye gittiği, kapının girişinde tarafların tartışmaya başladıkları, karşılıklı itiş kakış yaşandığı, erkeğin içeri girip eşini yatak odasına götürerek koluna vurduğu, saçını çektiği ve tanık ifadesine göre erkek eşin elinde bir yumak saç kaldığı, bu olay nedeniyle Silifke Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/1276 E., 2013/198 K. sayılı dosyasında tarafların yargılanarak ceza aldığı, bu olaydan iki gün sonra da davalı-karşı davacı kadının boşanma davası açtığı, diğer yandan erkeğin eşini etrafta “ahlâksız, içkici” gibi sözler kötülediği tüm dosya kapsamı ile sabittir. Davalı-karşı davacı kadının ceza dosyasına konu fiziksel şiddet eylemi nedeniyle eşini affettiğine dair herhangi bir delil de bulunmamaktadır.
Davalı-karşı davacı (kadın) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara iadesine, davacı- karşı davalı erkeğin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/14215 Esas , 2016/4389 Karar Sayılı İlamında;
Davacı kadın, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş; mahkemece, davalı erkeğin ”eşine kötü, saygısız davrandığı, onu aşağıladığı, hakaret ettiği, eşine ve çocuğuna şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği, sadakatsiz davrandığı, gelirini ailesinden gizlediği ve ortak konutu terk ettiği” gerekçesiyle tarafların pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebepleriyle boşanmalarına karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 162. maddesi gereğince pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, her türlü kötü veya onur kırıcı davranış değil, ağır derecede pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi gerekir.
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı erkeğin başka bir kadınla duygusal içerikte mesajlaşmak suretiyle güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşine karşı ilgisiz davrandığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve ”sen ne işe yararsın diyerek” eşini aşağıladığı anlaşılmaktadır. Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen eşine yönelik fiziksel şiddet fiilinin 2012 yılı Mayıs ayında gerçekleştiği ve sonrasında evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam ettiği anlaşılmakta olup, kadının bu olayı affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilmelidir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu duruma göre davalı erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışları pek kötü ve onur kırıcı davranış olarak kabule yeterli değildir. Davacı kadının açtığı davada Türk Medeni Kanununun 162. maddesi koşulları oluşmadığı halde, kadının Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir.
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. mdddesine dayalı boşanma davası ile boşanmanın fer’ileri yönünden yeniden karar verileceğinden bu yönlere yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1350.00 TL. vekalet ücretinin …’den alınıp …’a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
2.2 Sonuç
Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde düzenlenmiş olan özel boşanma sebeplerinden hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışa ilişkin genel bilgilendirmelerde bulunduk. Okuyucumuzdan ricamız, her vakanın kendine has özellikleri olduğunu bilerek, daha detaylı bilgilendirmeler için bir avukata danışmasıdır. Okuduğunuz için teşekkürler..